Önce Haliç, sonra İzmit Körfezi ve şimdi Marmara Denizi boğuldu Marmara Denizi insan kaynaklı bir çevre afeti ile karşı karşıyadır. Bu afet nedeniyle denizden faydalanan ve ekonomik değer üreten herkes olumsuz etkilenmiştir Türkiye’deki 25 havzadan biri olan Marmara Havzası, 23.084 kilometre karelik alanında Balıkesir, Bursa, Çanakkale, İstanbul, Kocaeli, Tekirdağ ve Yalova ve Kırklareli şehirlerini kapsar. Ekonomideki en büyük paya sahip Marmara Havzası, Türkiye nüfusunun %30’unu ve sanayinin yaklaşık %50’sini barındırmakta ve yoğun olarak karasal ve denizel kirlenmeye maruz kalmaktadır. Her türlü atık suyun boca edildiği 11.140 kilometrekare büyüklüğünde Marmara Denizi, Marmara Havzası’nın ortasına yerleşmiştir. 1950’lerde başlayan ve halen süren iç göç sırasında havzadaki şehirler, bölge ve şehir plancılığına ve çevre koruma kurallarına aykırı bir süreç içerisinde büyümüştür. 1965’de 3 milyon kişi olan Marmara Havzası nüfusu, başta İstanbul olmak üzere yüksek şehirleşme hızı nedeniyle çok artmış ve toplam nüfus 2020’de 24 milyon kişiye, toplam sanayi kuruluşu sayısı (2016 itibariyle) 66.953’e ulaşmıştır. Marmara Denizi’nin denizel yaşam ortamı son 50 yıldır hem Karadeniz hem de Marmara Havzası kaynaklı evsel ve endüstriyel atıkların yoğun kirlilik etkisi altında bozulmuştur. Karasal kirlilik etkisinin daha belirgin görüldüğü yüzey sularında ışık geçirgenliği azalması ve oksijen değerlerinde hızlı çöküşler (oksiklin) oluşmuştur.