ve . Türkiye'de, vesayet rejiminin/statükonun; tek parti döneminden beri politik kadroları, asker içinde cuntacıları, medyası, sözde sivil toplum kuruluşları, sendikaları, dernekleri olduğu artık bilinen bir gerçek. 28 Şubat'ın "Mahşer'in beş atlısı"nı, Hürriyet'in manşetlerini unutmuş değiliz. Bilhassa medya; hep vesayetin hınk deyicisi, meşrulaştırma vasıtası, darbelerin zemin hazırlayıcısı, basın mesleği adına bir yüz karası, utanç vesilesidir. Fonlama tartışmasında da "tarafsız, özgür ve bağımsız medya" teranesini dillerinden düşürmüyorlar.