Gönül Pınarı - Allah ın sevdiğini seven, kurtulur
turkiyegazetesi.com.tr - get the latest breaking news, showbiz & celebrity photos, sport news & rumours, viral videos and top stories from turkiyegazetesi.com.tr Daily Mail and Mail on Sunday newspapers.
Gönül Pınarı - Allahü teâlâyı dünyada görmek!
turkiyegazetesi.com.tr - get the latest breaking news, showbiz & celebrity photos, sport news & rumours, viral videos and top stories from turkiyegazetesi.com.tr Daily Mail and Mail on Sunday newspapers.
Cevap: Allahü teâlâya asi olmak, isyan etmek iki türlüdür:
1-Allahü teâlânın emirlerini, yani farzları yapmamaktır. Farzları, vazife kabul etmeyen, kâfir olur. Vazife olduğunu bilip de, tembellikle yapmayanlar, yani kaza etmek, ödemek fikrinde olanlar, Hanefî mezhebinde, kâfir olmaz. Fakat en büyük günah olur.
2-Allahü teâlânın men, yasak ettiğini, yani haramları yapmaktır. Haramdan kaçmayı, sakınmayı, vazife bildiği hâlde, nefsine uyarak yapan ve sonra üzülenler kâfir olmaz. Haram işleyen Müslümanlara fasık, asi denir. Haram işlemeyenlere ve farzları yapanlara salih, iyi insan, mütteki denir. İttikanın, yani haramdan kaçmanın sevabı, farzları yapmanın sevabından daha fazladır. Farzları yapmamanın günahı, haram işlemek günahından daha çoktur.
Sual: Namaz, oruç, zekât ve kurban gibi ibadetlerin kabul olması için ne yapmalı, nasıl hareket etmelidir?
Cevap: Bütün ibadetlerin kabul olması için, Allahü teâlâ için yapılması ve böyle niyet edilmesi şarttır. Kötü niyetler, ibadeti bozar. İbadetleri, hoşa gidecek şekilde değiştirmek olamaz. İnsanların beğendiği ibadeti, Allahü teâlâ da beğenir zannetmek, pek yanlıştır. Eğer böyle olsaydı, Peygamberlerin gönderilmesine lüzum kalmazdı ve herkes, kendi istediği, hoşuna gittiği gibi ibadet eder, Allahü teâlâ da, onu kabul ederdi. Hâlbuki, ibadetlerin kabul olması için insanların hoşuna gitmesi, görenlerin, dinleyenlerin çok olması değil, insanların aklı ermese de, faydalarını anlamasalar da, İslamiyetin bildirdiğine uygun olması lazımdır. Bütün ibadetlerin kabul olması, helal lokmaya bağlıdır. Hadis âlimi Ahmed bin Abdullah İsfehânî hazretleri, Hilyet-ül-evliyâ kitabında diyor ki: