11 Temmuz 2021 Pazar
Hafta içinde beni cidden rahatsız eden bir sosyal medya paylaşımı gördüm. Yardım yapmak üzere Afrika ya gitmiş bir kişi, oradaki yetim bir çocukla fotoğraf paylaşmıştı. İlk bakışta, yardımların açıktan yapılması, diğer insanlar üzerinde de örneksenebilecek bir durum oluşturduğundan bu fotoğrafta belki yadırganacak bir şey yoktu. Ama yardım götüren kişinin rahatsız edici gülüşünün yanı sıra ayakta duran yetim kızın mutsuzluğu tam bir paradokstu. O çocuğun hüznü insanın kalbine dokunuyordu, yanındaki sırıtkan adamınsa bundan zerre haberi yok gibiydi, ama fotoğraf karesindeydiler işte. Üstelik bu kişi başka fütursuz işlerini de yardım adı altında güya iyi bir işmiş gibi düşüncesizce sergiliyordu sosyal medyada. Misal patates, soğan çuvallarının üzerine çıkmış, zekatlarını aldığı kişilerin isimlerini bağıra bağıra okuyor. Veya dalıp girdiği izlenimini veren yetimhanelerde
7 Temmuz 2021 Çarşamba
Çocuklarımız söz konusu olunca dikkatlerimiz sadece ama sadece sınavlara odaklanıyor. Okul başarısı ve sınavları kazanmak dürtüsü neredeyse eğitimden tek beklentimiz haline gelmiş. Ama son zamanlarda sık sık önümüze gelmeye başladı, farkında mısınız? Gençler arasındaki şiddetli çete kavgaları, hatta kız öğrencilerin bile gruplar halinde birbirlerine saldırmaları gibi dehşet olaylarla karşı karşıyayız. Gençlerin yaşadığı bu deprem, milli eğitim mefkuremizin ilgi alanında mı bilemiyoruz ama her geçen gün korkutucu yüzüyle yaklaşıyor, yaklaşmakta olan.
Cahit Zarifoğlu nun O Çocuk adlı şiirindeki gibiyim. Dışarıdan çocuk sesleri gelen bir pencereye dönük sırtım, görmesem de onları, şen kahkahaları hayatın nabzı gibi çınlıyor.
Sonra birden gündem değişiyor haberlerde, havayı boz bulutlar kaplıyor, az evvelki çocuk kahkahalarını kör makaslarla kesen uğursuz bir karanlık sızıyor sokaklara. 6 ve 9 yaşlarında biri kız biri erkek iki küçük çocuğa; annesi, üvey babası, dayıları ve başka erkekler tarafından yaşatılan cinsel istismar olayıyla vuruluyoruz hepimiz. Babaannenin şikayeti ile ortaya çıkan hikaye gerçekten korku filmlerini aratmayacak cinsten. Çocukların annesi ile üvey baba tutuklanmışlar davanın seyrinde. Ama ne olduysa olmuş, tutukluluklarına son verilmiş bu insan müsveddelerinin.
güzeller bende kaldı
gönlümü put sanıp kıran kim
Şiirde geçen Kral Buhtunnasr yani Nebukadnezar, çok sevdiği eşi için ünlü Babil kentini ve efsanevi asma bahçelerini kurdurmuştur. Fakat daha sonra kibirden, çekememezlikten, hasetten, fesattan çöken bu şehir, tüm o güzel bahçeleriyle akılda kalsa bile, tarihin içinde kayan bir yıldıza benzer. Şiirin bize sorduğu soru ise şudur: İnsanoğlunun bu güzel bahçe aşkı nereden gelmektedir?
Hakikaten, dini, dili, kültürü, sosyal yaşamı, alışkanlıkları ne olursa olsun, her insan, yemyeşil bir bahçeyi seyretmekten, içinde dolaşmaktan hoşlanır. Ağaçların derin gölgeliği, otların yürüdükçe çıkarttığı fosforlu hışırtılar, rengarenk çiçekler ve yapraklar. Ruh, niçin sever bahçeyi? Bahçe, bizde hangi düşlerin yansımasıdır? Ağaçlar ve orman, hangi düş kırıklıklarımızdan sonra bize teselli olmuşlardır? Bahçeler, hangi sonsuzlukların dünyaya düşmüş gö
Rumeli nin baş muhafızlarındandı o - Yazarlar - Sibel ERASLAN star.com.tr - get the latest breaking news, showbiz & celebrity photos, sport news & rumours, viral videos and top stories from star.com.tr Daily Mail and Mail on Sunday newspapers.